Bülbül Güle, Karga Çöplüğe Götürür Kompozisyon Örneği

Ayşe Durmuş 226 Okuma Süresi: 5 dk Atasözleri
Bülbül Güle, Karga Çöplüğe Götürür Kompozisyon Örneği

Türk halk kültürü, yüzyılların birikimiyle şekillenmiş, insan doğasını en sade ve derin haliyle anlatan atasözleriyle doludur. Bu atasözleri, yalnızca birer söz değil, aynı zamanda birer yaşam rehberi, ahlak pusulası ve gözlem ürünü bilgelik cümlesidir. Bu sözlerden biri olan “Bülbül güle, karga çöplüğe götürür”, hem mecazi hem de ahlaki açıdan büyük anlamlar taşır. Kısaca bakıldığında doğrudan bir karşılaştırma içerir: güzeli güzellikle, değersizi değersizlikle özdeşleştirir. Ancak derinlemesine incelendiğinde, bu atasözü insan ilişkilerinden toplumun değer yargılarına kadar uzanan çok katmanlı bir düşünceyi yansıtır.

Bu söz, sadece kuşların tercihlerini değil, aynı zamanda insanın ruhsal yönelimlerini de temsil eder. Bülbül, güzelliğe, sevgiye ve estetiğe meyilli bir ruhu simgelerken; karga, çıkarına, kargaşaya ve basit olana yönelen bir zihniyeti simgeler. Dolayısıyla bu atasözü, insanların değerlerini, zevklerini ve yönelimlerini anlatan bir aynadır. Kimin hangi yöne meylettiği, onun iç dünyasının bir yansımasıdır.

Atasözünün ilk kısmında yer alan bülbül, doğu kültüründe aşkın, güzelliğin ve sadakatin sembolüdür. Bülbülün gülü sevmesi tesadüf değildir; çünkü bülbül, güzelliği arayan, zarafeti seven bir kuştur. Her gece gülün etrafında ötüşü, aslında bir aşkın sembolüdür. Bülbül, güzelliğe âşık olur, onu görmeden duramaz. Gül ise kimi zaman dikenleriyle bu aşkı zorlaştırır ama yine de bülbül vazgeçmez. Bu durum, insanın ideal olana duyduğu aşkı ve arayışı temsil eder. Her insanın içinde bir bülbül vardır; o bülbül, kendi gülünü bulmak ister. Kimisi bu gülü sanatta bulur, kimisi sevgide, kimisi hakikatte.

Diğer yandan, atasözünün ikinci kısmındaki karga, genellikle olumsuz çağrışımlar taşır. Karga çöplüğe gider; çünkü orada kendince “besin” bulur. Onun gözünde o pislik, bir fırsattır. Yani karga, güzellikten değil, faydadan beslenir. Bu durum da aslında insan doğasının bir başka yönünü yansıtır. Bazı insanlar da tıpkı kargalar gibidir; menfaat, çıkar ve kısa vadeli kazanç peşindedir. Bu insanlar için önemli olan şey, güzellik değil, işine yarayan şeydir. Onlar için gülün kokusu değil, çöplüğün kalabalığı önemlidir.

Bu noktada atasözünün özünde yatan mesaj daha da belirginleşir: “Herkes kendi ruhunun yönüne gider.” Bu, aynı zamanda insanın karakterine dair derin bir tespittir. Nitekim, bir insanın neye yöneldiğini anlamak için sözlerine değil, seçimlerine bakmak yeterlidir. Kimisi bir gül bahçesinde huzur bulur, kimisi çöplükte kendini evinde hisseder. Çünkü kalbin yönü, insanın kaderini belirler.

Bu atasözü aynı zamanda estetik ve değer yargılarının bir yansımasıdır. Bülbülün gülü tercih etmesi, estetik duyarlılığın ve zarafetin göstergesidir. Bülbül güzelliğe meyleder, çünkü o güzelliği fark edebilecek bir inceliğe sahiptir. Buna karşın karga, güzelliği fark edemez; onun duyusu başka şeylere odaklıdır. Bu da bize “güzelliği görebilmek için iç güzelliğe sahip olmanın” önemini gösterir. Zira güzeli yalnızca güzel olan fark eder. Bir insanın neye değer verdiği, onun kim olduğunu ele verir.

Bu durum, sanat ve kültür alanlarında da kendini gösterir. Kimileri bir tabloya baktığında yalnızca renkleri görür, kimileri ise duyguları. Kimisi bir şarkıda ritmi duyar, kimisi sözlerdeki acıyı hisseder. İşte bu fark, bülbül ile karganın farkıdır. Aynı dünyaya bakarlar ama aynı şeyi görmezler. Çünkü göz aynı olsa da bakış aynı değildir.

Atasözünü insan ilişkileri üzerinden değerlendirdiğimizde, bülbülün gülü sevmesi, güzel ruhların birbirini çekmesi anlamına gelir. İnsan, karakter olarak kendine benzeyeni sever. Ruhsal olarak uyumlu olan kişiler, aynı değerlere yönelir. Gül zarafeti, inceliği ve asaleti temsil eder; bülbül ise bu değerlere karşı duyulan sevgiyi. Bu uyum, iki insan arasındaki en doğal çekimdir.

Karga ve çöplük ilişkisi ise bunun zıddını ifade eder. Nasıl ki karga çöplükte kendini rahat hissederse, bazı insanlar da kötülük, kıskançlık ve dedikodu ortamlarında huzur bulur. Onlar için güzellik sıkıcı, huzur boğucudur. Çünkü iç dünyaları karışıktır, tıpkı çöplüğün kargaşası gibi. Bu insanlar, güzelliği küçümser, iyiliği zayıflık sanır. Oysa bülbül, dikenleriyle bile gülün yanında kalır; çünkü onun aşkı çıkar değil, değer üzerinedir.

Bu atasözü aynı zamanda dostluk ve çevre seçimi konusunda da önemli bir öğüttür. İnsan, kimlerle vakit geçiriyorsa onlara benzemeye başlar. Eğer bir bülbül, kargaların arasında kalırsa, zamanla ötüşünü unutabilir. Bu yüzden büyüklerimiz, “Kiminle gezdiğine dikkat et, seni oraya götürür” derler. Atasözündeki bu derin anlam, aslında insanın kendi çevresini bilinçle seçmesi gerektiğini hatırlatır.

Toplumlar da bireyler gibi “bülbül” veya “karga” yönelimleri gösterebilir. Bir toplum, güzelliğe, bilime, sanata, ahlaka ve üretime yöneliyorsa, o toplum bülbül misalidir. Çünkü gül gibi medeniyetler, güzellikten ve çalışkanlıktan doğar. Fakat bir toplum, çıkarcılığa, yozlaşmaya ve kısa vadeli menfaatlere yönelirse, işte o zaman çöplüğe döner. Kargalar çoğalır, bülbüller susar. Böyle bir durumda gül de solar, çünkü onu seven kalmamıştır.

Dolayısıyla bu atasözü, yalnızca bireysel bir öğüt değil, toplumsal bir uyarıdır. İnsanlar ve toplumlar, değer tercihleriyle yön bulur. Gül, sabır ve sevgi ister; çöplük ise kolaydır, çabuk bulunur ama ruhu kirletir. Günümüz dünyasında da bu söz büyük anlam taşır: estetikten uzaklaşmış, hız ve çıkar peşinde koşan insanlık, gül bahçelerini terk edip çöplüklere yönelmiştir. Oysa gerçek mutluluk, gülün kokusunda saklıdır.

Bu atasözü, bir yönüyle de duygusal bir iç çatışmayı anlatır. Her insanın içinde bir bülbül ve bir karga vardır. Bülbül bizi güzelliğe çağırır, karga ise kolay olana. Bülbül, sabırla bekler; karga hemen sonuca ulaşmak ister. Bülbül aşık olur, karga alışır. Bülbül, gülün yanında diken olsa bile ötüşünü sürdürür; çünkü sevgi, acıya rağmen güzeldir. Karga ise kokudan rahatsız olsa da çöplükten vazgeçmez; çünkü alışkanlık, sevginin yerini almıştır.

Bu iki yön, aslında insanın vicdan ve nefis çatışmasını temsil eder. Vicdan, gül gibi saf ve zariftir; nefis ise çöplük kadar karanlık. Kimin sesi baskın gelirse, insan o tarafa meyleder. Bu yüzden atasözünün verdiği mesaj sadece dış dünyaya değil, insanın iç dünyasına da yöneliktir. Her birey kendi içinde bir seçim yapar: Gülün kokusuna mı gidecek, yoksa çöplüğün sesine mi?

Sonuç kısmında ise, “Bülbül güle, karga çöplüğe götürür” atasözü; insanların, toplumların ve hatta çağların yönelimini anlatan derin bir öğüttür. Bu söz, kimsenin aynı güzelliği göremediğini, herkesin kendi değerine uygun olana yöneldiğini ifade eder. Gül, zarafeti ve asaletini korur; bülbül ise o güzelliğe tutkuyla bağlı kalır. Karga ise kendi karanlık dünyasında yaşamaya devam eder. Bu farklılık, aslında evrenin doğal dengesidir. Ancak insan için önemli olan, hangi yöne yürüdüğünü fark etmektir.

Yazıyı Paylaş