Cömertlik ile ilgili Hikaye Örnekleri (Kısa)

Ayşe Durmuş 222 Okuma Süresi: 4 dk Hikaye Örnekleri
Cömertlik ile ilgili Hikaye Örnekleri (Kısa)

Cömertlik ile ilgili Hikaye Örneği (1)

Bir zamanlar küçük bir köyde, yoksul ama kalbi zengin bir genç yaşarmış. Adı Kerem’miş. Kerem’in tek varlığı, bahçesinde büyüyen yaşlı bir elma ağacıymış. Ağacın her yıl verdiği elmaları pazarda satar, onunla geçinirmiş.

Bir kış günü köyün üzerinden soğuk rüzgârlar eserken, köye yolunu kaybetmiş yaşlı bir seyyah gelmiş. Aç ve bitkinmiş. Kerem, elinde kalan son üç elmayı hiç düşünmeden yaşlı adama vermiş.

Yaşlı adam elmaları aldıktan sonra gözlerinde bir ışık belirmiş. Gülümseyerek demiş ki:

“Evlat, cömertlik en büyük zenginliktir. Bu elmalar senin sınavındı. Karşılık beklemeden verdin. Şimdi bak bakalım ağacına.”

Kerem şaşkınlıkla dışarı koşmuş. Bir de ne görsün! Elma ağacı bembeyaz karın ortasında ışıldıyor, dallarında altından yapılmış elmalar parlıyormuş.

Kerem onları satıp zenginleşmiş, ama zenginliğini yalnızca kendine saklamamış. Köyde evi yıkık olanlara ev yapmış, aç kalanlara yiyecek götürmüş. Herkes onun cömertliğini konuşur olmuş.

Yıllar sonra Kerem yaşlanıp gözlerini kapattığında, köylüler onun mezarının yanına küçük bir elma fidanı dikmiş. O fidan, koca bir ormana dönüşmüş. Çünkü cömertlik, tıpkı tohum gibi ekildikçe çoğalıyormuş.


Cömertlik ile ilgili Hikaye Örneği (2)

Deniz kenarındaki bir kasabada, Hasan adında fakir bir balıkçı yaşarmış. Her sabah gün doğmadan denize açılır, azıcık tuttuğu balıkları satar ve ailesinin karnını zor doyururmuş.

Bir gün sepetine sadece üç küçük balık düşmüş. “Bugün yine bereketsiz geçti,” diye düşünürken yol kenarında açlıktan bitkin bir çocuk görmüş.

“Amca, günlerdir doğru düzgün yemek yemedim,” demiş çocuk kısık bir sesle.

Hasan tereddüt etmeden sepetindeki balıkların ikisini çocuğa vermiş. Eve sadece bir balıkla dönmüş. Karısı biraz şaşırmış:

“Hasan, zaten zor geçiniyoruz. Niye verdin?”
“Bir gün bizim de ihtiyacımız olursa, biri bize de el uzatır,” demiş Hasan sakin bir tebessümle.

O gece rüyasında deniz ona seslenmiş:
“Kalbiyle veren balıkçı, yarın sabah sana bir armağanım var.”

Ertesi gün Hasan denize açıldığında ağları öyle dolmuş ki, teknesi batacak gibi olmuş. Kasaba halkı yardıma koşmuş, hep birlikte balıkları karaya taşımışlar.

Hasan bu bolluğu sadece kendine saklamamış. Balıkların büyük kısmını yoksul ailelere dağıtmış. Kasaba halkı o günden sonra Hasan’ı “Cömert Balıkçı” diye anmış.

Ve yıllar boyunca kasaba bereketten hiç yoksun kalmamış; çünkü herkes cömertliğin Hasan’dan yayılan bir dalga gibi insanları birbirine bağladığını anlamış.


Cömertlik ile ilgili Hikaye Örneği (3)

Bir lisede, Elif adında çalışkan ama sessiz bir öğrenci varmış. Elif derslerde çok iyi notlar tutar, herkes onun defterlerini örnek alırmış. Ama sınıfta maddi durumu kötü olduğu için kitap alamayan, derslere de yetişemeyen bir çocuk varmış: Murat.

Bir gün teneffüste Murat yanına yaklaşmış:
“Elif, senden bir ricam var… Defterlerini bana ödünç verir misin? Çalışacak kaynağım yok.”

Elif önce tereddüt etmiş. Çünkü defterleri hem onun emeği hem de sınavlarda en büyük güvencesiydi. Ama sonra gülümseyerek:
“Tabii ki alabilirsin Murat. Hatta istersen her gün sana konuları da açıklayayım.” demiş.

Günler geçmiş, Elif Murat’a hem defterini vermiş hem de derslerden sonra gönüllü olarak anlatmış. Murat’ın notları hızla yükselmeye başlamış.

Sene sonunda Murat, okulun en yüksek puanını alarak burs kazanmış. Tören günü konuşma yaparken gözleri dolu dolu Elif’e dönmüş:
“Bu başarı sadece benim değil. Bana inanan, bilgilerini cömertçe paylaşan Elif’in de.”

O an sınıftaki herkes cömertliğin sadece para vermek değil; bilgiyi, zamanı ve sevgiyi de paylaşmak olduğunu anlamış. Elif’in defteri ise artık sadece satırlardan ibaret değil, iyiliğin sembolü olmuş.


Cömertlik ile ilgili Hikaye Örneği (4)

Uzak diyarlarda, dağların ardında ışıl ışıl parlayan bir şehir varmış: Lunaris. Bu şehirde “Kristal Kuyu” adında büyülü bir kuyu bulunurmuş. Kuyudan su içen herkesin kalbindeki niyet ortaya çıkar, iyi niyetliler şifa bulur, bencil olanlar ise susuz kalırmış.

Bir gün şehre genç bir seyyah gelmiş. Adı Aras’mış. Uzun yolculuktan yorgun düşmüş, susuzluktan dudakları çatlamış. Kuyuya varmış ama orada uzun bir kuyruk varmış. İnsanlar ellerindeki kaplarla su bekliyormuş.

Tam kuyunun başına geldiğinde yaşlı bir kadın ona yaklaşmış:
“Evladım, günlerdir torunuma su bulamıyorum. Bana yardım eder misin?”

Aras kendi susuzluğunu unutup kabını yaşlı kadına vermiş. Kadın teşekkür edip kuyudan su almış, ama tam içmek üzereyken bir mucize olmuş: Kova dolup taşmış, herkese yetecek kadar su akmaya başlamış.

Şehir halkı şaşkınlıkla birbirine bakarken kuyudan bir ses yükselmiş:
“Gerçek cömertlik, kendi ihtiyacını geri plana atmaktır. Bugün bu kuyu, Aras’ın kalbindeki iyilik sayesinde bereket buldu.”

O günden sonra Lunaris halkı suyu paylaşmayı öğrenmiş. Aras ise bir efsane kahramanı olmuş; adı geçtiğinde herkes “Cömert Seyyah” diyerek saygıyla anmış.

Yazıyı Paylaş